|
Tarih : 19.9.2019 20:21:24 |
|
Kentsel Dönüşümü Ötelemeyin Deprem Değil İhmal Öldürür |
|
|
Gayrimenkul bilirkişisi, ekonomist ve mimar
unvanlarına sahip Dürüstler Yapı ortakları Suavi Akalın, Ali Karakuş ve Mehmet
Taner Asal ile Bakırköy halkını aydınlatmak, deprem ve kentsel dönüşüm hakkında
bilgilendirmek adına bir söyleşi yaptım. Kendi alanlarında uzman olan firma
yetkililerinin yaptıkları açıklamada, 1999 depremi sonrası Bakırköy ilçesinde
depreme yönelik ve kentsel dönüşümle ilgili gözle görülür bir çalışma
yapılmadığını gördük.
Sayın
Mehmet Taner Asal, Bakırköy ilçesi olarak olası depreme karşı hazırlıklı mıyız?
Bu soruya evet demeyi çok isterdim. Ancak ben
oldukça karamsarım. Uzmanların açıklamalarına bakıldığında İstanbul’da 2030
yılına kadar önemli bir deprem olacağı hakkında açıklamalar var. Devletin
depreme yönelik tanıdığı bazı olanaklar olmasına rağmen insanlar olayın
ciddiyetini tam olarak anlamış değil. Depreme karşı alınması gereken en önemli
tedbir sağlam binalar yapmaktır. O nedenle de ivedilikle Bakırköy’de kentsel dönüşüme
gidilmelidir. Bunu yapabilmek için de kararlılık gerekli. Ancak bizim
gördüğümüz kadarıyla Bakırköy’de kentsel dönüşümle ilgili netlik kazanmış bir
kararlılık yok.
Sayın
Asal, ciddiyetin tam olarak kavranmamış olmasında ki eksiklik vatandaşın
kendisinde midir, yoksa yetkililerin konuyu tam olarak vatandaşlara anlatamamış
olması mıdır?
Kısacası ben 1999 yılından bu yana insanların
yeterince aydınlanmış olması gerektiğini düşünüyorum. Bu eksikliği tek taraflı
aramak yanlış olur. Aradan geçen 20 yıllık sürede insanların bu bilince
varmamış olmasının ve ya konuya duyarsız kalmalarının ana nedeni ekonomiye
dayalıdır. Anlaşılmazlık konusunda bir aksaklık var, ancak bu aksaklık
birilerine mal edilemez. Kararlılık sebeplerinin temel nedenlerinden biri de
maddiyattır.
Olası
İstanbul depreminden en çok etkilenecek ilçelerden biri de Bakırköy,
dolayısıyla Bakırköylüler bu anlamda neler yapmalı?
Olası depremde Bakırköy ilçesinde depremi en etkili
şekilde hissedecek olan yer Yeşilköy mahallesidir. Burada bir yanlış
anlaşılmaya neden vermemek için şöyle söyleyeyim. Yeşilköy Mahallesi Marmara
deprem fay hattına en yakın mesafede olan mahalledir. Dolayısıyla fay hattına
ne kadar yakınlık varsa şiddeti deprem gücünü de o kadar fazla alır. Bu en
fazla zararı görecek anlamı taşımaz. Onun için insanlar binalarının testlerini
yaptırıp gerekli önlemlerini almalıdır. Konum itibariyle Yeşilköy bölgesinde
araziler daha değerli, iş insanlarının da kentsel dönüşüm durumunda daha çok
ilgisini çekecektir. Şu ana kadar ki parsel bazlı yapılan kentsel dönüşüm
çalışmalarına bakarsanız Yeşilköy bölgesinde daha çok yapıldığını görürsünüz.
Ana nedeni de rantabl bölge olmasıdır. Diğer bölgelerde bu işlerin daha az ve
yavaş yürüdüğünü görmemek mümkün değil.
Sayın
Asal, bu dengesizlik nasıl önlenebilir, müteahhitlerin merkez mahallelere
ağırlık vermesi nasıl sağlanabilir?
Öncelikli sorumluluğu belediyelerin alması gerekir.
İnsanları bilinçlendirip, yönlendirmeli. Bununla birlikte müteahhitlere de bazı
kolaylıklar sağlamalı. Birçok ilçede kentsel dönüşümle alakalı toplantılar
yapılıyor. Kent konseyleri konuyla alakalı çalışmalar yapıp raporlar
hazırlıyor.
Kolaylık
sağlanması gerektiğini söylüyorsunuz, nasıl bir kolaylık sağlanmalı?
Vatandaşlar ceplerinden para vermeden kendi dairelerini nasıl yenileyebilir?
Hali hazırda ki imar yönetmenliği ve Bakırköy imar
planlarıyla para harcamadan kentsel dönüşüm yapmak çok kolay değil. Bunu
yapabilmek için bir takım imar değişiklikleri yapılmalı. Önceki dönemler de İBB
yönetimi Ak Partili Belediye Başkanındaydı. Kentsel dönüşümle ilgili imar planı
değişikliklerinde iki belediye arasında anlaşmazlıklar, koordinasyon
bozuklukları gibi bazı zorluklar yaşanabiliyordu. Ancak şimdi durum değişti.
Hem Bakırköy hem de İBB CHP’li belediye başkanları tarafından yönetiliyor. Ufak
dokunuşlarla bu sorun aşılabilir.
Nasıl
dokunuşlar yapılmalı ki bu sorun aşılsın?
Sizin de bildiğiniz gibi Atatürk Hava Alanı yerinden
taşındı. Bu bir anlamda Bakırköy ilçesinde hava mani hattının da çok fazla engel
teşkil etmeyeceği anlamı taşır. Bunun yanında kat irtifaklarının artırılması
yalnızca yükseklik olarak değil, ada bazında düşünülen kentsel dönüşümde halen
%25olan oturum haklarının artırılması da yapılabilir. Tüm bunları yaparken çok
iyi etüt etmeli, bilimsel çalışmalar yapılmalı. Kat ya da oturum artırımı demek
nüfus artışı, altyapı yetersizliği, oto park sorunu gibi etkenleri de
beraberinde getirir. Türkiye’nin ve Bakırköy halkının ekonomik durumu iyi
irdelenmeli. Yaşlı nüfusu çok fazla olan Bakırköy bir anlamda da emekliler
ilçesi gibi görünür. Bu insanların para vererek kentsel dönüşümle evlerini
yenileyebilme imkanları neredeyse imkansız gibidir. Gerekli artırımların sağlanması
halinde idari ve yerel yönetimlerin iş yapan firmaları çok iyi bir denetime
tabi tutması gerekir. Kat irtifaklarının verilmesi bölgede iş yapmak isteyen
müteahhitlere daha cazip gelecektir. O nedenle de vatandaşların mağdur
edilmemesi için yüklenici firmaların çok sıkı denetlenmesi gerekir. Kentsel
dönüşüm bir tek kurum, kuruluş ya da vatandaşın üstesinden gelebileceği bir
durum değildir. Genel yönetimlerden yerel yönetimine kadar tüm bileşenlerin
işin ciddiyetini bilerek birlikte hareket edip vatandaşın işini kolaylaştırması
gerekir.
Sayın
Asal, deprem gücünü en çok alacak ilçelerden birinin Bakırköy olduğunu
söylüyorsunuz. Bu işi çabuklaştırmak için birilerinin önderlik mi yapması
gerekir?
Öyle bir kural yok. Bu işin çabuklaştırılması
hepimizin isteğidir. Asl olan hareketi başlatmak, ilgililerin dikkatini
çekmektir. Bunu belediyeler de yapabilir, merkezi yönetimlerde. Halkın bilinçli
bir şekilde örgütlenerek, yazılı, görsel, sosyal medya aracılığıyla başlatması
da olur. Kısacası Bakırköy’de kentsel dönüşümü hızlandırmak için bir kıvılcım çıkarma
zamanı gelmiştir.
Sayın
Suavi Akalın, siz gayrimenkul anlamında uzman bir kişisiniz. Sizin bakış
açınızdan kentsel dönüşümle ilgili neler yapılmalı?
Öncelikle vatandaşı bilinçlendirmek için 6306 sayılı
yasayı tanımlamak gerekir. “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı
alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya,
dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi
olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak
yapılara ve 6306 sayılı Kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usûl ve
esasları belirlemektir”
Biz kurum olarak 6306 sayılı yasa çıkmadan önce de proje
çalışmalarımızı sürdürüyorduk. İşlerimizi yürütürken de aşılması çok güç
zorluklar yaşıyorduk. Bunu örneklemek gerekirse hisseli yerlerde % 1 hissesi
olan birinin dahi itirazı sonunda projeyi yasal olarak hayata geçirmek
imkansızdı. Dolayısıyla kentsel dönüşümle ilgili mevcut binaların yenilenmesi
güçlendirilmesi can ve mal kaybının önlenmesi amacıyla yapılan işlerin miladı
6306 sayılı yasanın çıkmasıyla başlamıştır.
6306
sayılı yasa işlerinizi çabuklaştırmanın yolunu mu açtı?
Bu demek değildir ki kanun çıkar çıkmaz hemen
işlemeye başlasın. Mevcut merkezi yönetim kanuni anlamda bu işin önünü açtı. Bence
bu işin çok daha önceleri hayata geçirilmesi gerekirdi. Türkiye’nin deprem
kuşağında olduğu yeni bilinen bir şey değil. O nedenle 1999 depremi sonrası
olayın ne boyutlara varabildiğini daha net gördük. O nedenledir ki bu yasa
bence 1999 depremi sonrası hemen yürürlüğe konulmalıydı. Ne yazık ki kat
mülkiyeti vs gibi nedenlerle bu yasa gündeme getirilip çıkarılmamıştı. Yasanın
çıkarılmasıyla konu oldukça bir ivme kazandı. Son dönemlerde yapılan projelerin
belki de hiç biri bu yasa olmasaydı hayata geçirilemezdi. İşin en önemli boyutu
mali boyutudur. Ben adliyelerde gayrimenkul bilirkişi uzmanı olmamın yanında
aynı zamanda da ekonomistim, eğitimimi ekonomi üzerine yaptım. Öncelikli olarak
ekonomik talebin arz ve dengede olması gerekir. Üzülerek ifade etmeliyim ki
ülkemizin ekonomik şartlarının çok iyi bir yönde olmadığını görüyoruz.
Dolayısıyla inşaat firmaları ürettikleri ürünlerini satamıyorlar. Satmakta
zorlandıkları için de ekonomik krizi en etkili şekilde hisseden inşaat
sektörüdür.
Yasanın
yürürlüğe girmesi inşaat sektörünü durdurdu mu demek istiyorsunuz?
Hayır, inşaat sektörünün ekonomik krizden
etkilendiğinin altını çiziyorum. Genel anlamda bir çerçeve çizmek gerekirse, inşaat
yalnızca kendi başına bir sektör gibi görünse de endirekt katmanları oldukça
fazladır. Devletin konuyu yeniden gözden geçirerek gerekli tedbirleri alması
kaçınılmazdır.
Olaya
Bakırköy açısından nasıl bakıyorsunuz?
Konuya yerel bazda bakacak olursak ilçemiz Bakırköy,
marka bir ilçe ve inşaat firmalarının da iştahını kabartan bir yer. İşin
ekonomik olarak kazanımlarıyla ilgili bölümüne bakacak olursak, mevcut imar
durumuyla mümkün olmadığını görüyoruz. Bunun yanında son dönemlerde inşaat
maliyet fiyatlarında %70’ler seviyesinde bir artış söz konusu. Bu bağlamda hem
inşaat firmalarını hem de bina sahiplerini mağdur etmeden bu işi yapmanın en
etkin yolu imar artışını sağlamaktır.
Sayın
Akalın, sizin uzman olarak imar artışıyla ilgili çalışmalarınız var mı?
Kentsel dönüşümle ilgili neler yapılmalı, nasıl bir
yol haritası izlenmeli konusu hakkında birçok belediye başkanı ve seçimler
öncesi başkan adaylarına uzman kişi olarak brifing verip raporlar sunuştum.
Raporlarımın içinde dikkat edilmesi gereken noktalardan biri Bakırköy merkez
mahalleleri dediğimiz Sakızağacı, Yenimahalle, Cevizlik gibi yerleşim
alanlarının büyük bir nüfusunu emekli insanların oluşturması, depremde de en
çok etki alacak olan yerler olmasıydı. İnsanlarda da böyle bir algı oluşmuş
durumda. Ancak bu yalnızca sözünü ettiğimiz bölgelerle sınırlı değildir.
İnsanlar Ataköy bölgesinin çok fazla risk taşımadığını bilirler. Oysa bilimsel
olarak yaptığımız incelemelerde Ataköy bölgesinde bulunan çok katlı binaların
bazılarında depreme dayanıklılık anlamında sakıncalar taşıdığını gördük. Birçok
bina demir aksamlarında taşıyıcı sistemlerinde önemli ölçüde korozyona uğramış.
4-5 katlı binalarda bunlar neredeyse yok gibi. Gayrimenkul bilirkişisi olmam
nedeniyle Ataköy bölgesinin deprem risk analizini içeren Boğaziçi ve İTÜ
Üniversitesinin raporlarını inceleme fırsatım olmuştu. Rapor sonuçlarına
dayanarak bu açıklamayı yapıyorum. Allah korusun uzmanların açıklamalarına
bakılacak olursa İstanbul depremi 7 şiddetinin üzerinde bekleniyor. Geç olmadan
her türlü tedbirimiz almalıyız. Vatandaşın mağdur edilmemesi için gerekli olan
imar artışlarının bir an önce hayata geçirilmesi kaçınılmazdır. Bu konuyla
alakalı kaybedecek zamanımız yok. Yetkililer deprem ve kentsel dönüşümle ilgili
yapılabilecek ne varsa bir an önce hayata geçirmelidir.
Bakırköylülere
ne söylemek istesiniz?
Dürüstler Yapı olarak biz halkın konuya karşı
duyarlı olmaları halinde, site yönetimlerine, guruplara, bila bedelle kendilerine
seminer verebiliriz. Bize www.durustleryapi.com
adresinden ulaşarak yer ve zamanı birlikte kararlaştırıp kendilerini
bilgilendirmek ve yönlendirmek için elimiz taşın altına koymaya hazırız.
Unutmayınız ki deprem değil ihmal öldürür.
RÖPORTAJ : Yılmaz BACACI

Suavi Akalın

M. Taner Asal

