28 Ağustos 2025 - Perşembe
Bilgin Susar, Cahil Konuşur
Toplumda sıkça karşılaştığımız bir durum vardır: çok bilen susar, az bilen konuşur. Bu, sadece bireysel bir tercih değil; aslında bilgi ve cehaletin doğasında saklı olan bir çelişkidir.
Yazar - Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
Okuma Süresi: 2 dk.

Gülsüm İldeniz Yaşama Ayna Tutmak
gildeniz59@gmail.com - 0532 496 7090Toplumda sıkça karşılaştığımız bir durum vardır: çok bilen susar, az bilen konuşur. Bu, sadece bireysel bir tercih değil; aslında bilgi ve cehaletin doğasında saklı olan bir çelişkidir.
Eğitimli, araştıran, düşünen ve kendini geliştiren insanlar; konulara temkinle yaklaşır. Onlar bilir ki, bildikleri şeylerin ötesinde koskoca bir bilinmezlik vardır. Bu farkındalık, onları ölçülü olmaya ve çoğu zaman sessiz kalmaya yöneltir. Sessizlikleri, bir eksiklikten değil; bilgelikten ve sorumluluk duygusundan kaynaklanır.
Cahil insanlar ise tam tersine, bilmediklerinin farkında değildir. Eksikliklerini örtmek için yüksek sesle konuşur, her konuda fikir beyan eder, hatta kendilerini otorite gibi göstermeye çalışırlar. Oysa sözleri, özsüzdür. Çok konuşurlar ama söyledikleri derinlik taşımaz; çünkü sağlam bir bilgi temeline dayanmaz.
Sosyolojik açıdan baktığımızda, bu tablo toplumların ilerlemesi açısından oldukça önemlidir. Eğer sesini en çok çıkaran kesim cahiller olursa, toplum bilgiyle değil; önyargı, cehalet ve boş gürültüyle yönlendirilir. Sessiz kalan bilginler ise bu hengâmeyi izlemekle yetinirlerse, hakikat sahneden çekilir.
Unutulmaması gereken nokta şudur: Gerçek bilgi bağırmaz, kendini göstermez. Sessizlikte saklıdır. Cehalet ise konuşarak kendini ele verir.
Belki de bu yüzden, sözün değil; suskunluğun değerini anlamak, toplum olarak en büyük derslerimizden biri olmalıdır.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları